Hayattan Zevk Alamamak (3/6)
Kalorisi Yüksek Yiyecekler Nasıl Hayattan Soğutur?
Fast food türevi yiyeceklerin ne kadar zararlı olduğunu burada tartışmanın gereği yok. Zaten hepiniz biliyorsunuz az çok. Bizim burada dikkat etmemiz gereken nokta şu: Yüksek kalorili yiyeceklerin bizi şişmanlatmasından ve sağlıksızlaştırmasından ziyade zihinsel sağlığımızı etkilemeleri. Yine “doğal, yapaya karşı!” mottosundan yola çıkacağız.
Doğada bulabileceğimiz yiyeceklere bir bakalım. Havuç, turp, pırasa, patates, elma, armut, ananas, muz. Özetle yelpazenin çoğu sebzeler ve meyveler. Proteini de bitkileri saymazsak hayvanlardan alıyoruz. Bunların her birini tek başına bulduğumuz zamanki kalorilerine bakın, bir de insanların elinden geçtikten sonraki kalorilerine. Karşılaştırmanın deminki komik video örneğindeki gibi olduğunu göreceksiniz. İnsanlar her şeyin en iyisini bir araya getirip bu işlenmiş yapay yiyecekleri üretiyor. Burada dikkat çekmek istediğim nokta şu: Bir insan beş kilo elmayı zevkle yiyemez. (Tamam bir iki tane çıkabilir içinizden) Buna karşın iki kutu pizzayı zevkle yiyebilir. Sonra o üç kutu olur.
Yine başa dönüyoruz. İnsan gerçek hayatta yani doğada bu kadar kaloriyi bir arada bulamaz. Bizim saçma sapan sonradan çıkmış zevklerimiz yüzünden bu kadar kalori yağmuruna tutulabilir. Böylece vahşi dünyada yaşayamayacağı zevkleri yaşayabilir. Bulabilmesi için kilometrelerce yürümesi gereken yiyeceği pizzacı ayağına getirmiştir. Düşünsenize, o pizzanın üzerindeki un başka yerden, et başka yerden, biberi başka yerden, peyniri başka yerden geliyor. Bir tesiste birleştiriliyor. Yola çıkıyor ve kapınızda. Bir insanın vahşi doğada sadece eti bulabilmek için neler yapması gerekirdi. Zaten hayattan zevk alamamak da burada başlıyor. Bu aslında güzel bir şey ama sizin de uyanık olmanız lazım. Nerede duracağınızı bilmeniz lazım. Önemli olan bu bilinçte olmak. Yoksa “Hayattan zevk alamıyorum.” demeniz kaçınılmaz. Hayattan zevk almak için: az yiyin, bilerek yiyin, hak ederek yiyin…
Online Oyun Bağımlılığı
Sanmayın ki ben oyun oynamıyorum. Eski bir hardcore gamer olarak size şunu söylüyorum: Online oyun pişmanlıktır! Hiçbir zaman doğru dürüst eğlenememeyi, kendi takımınızla ettiğiniz kavgaları ve sinir eden veletleri bir kenara koyarsak ortada oyun namına pekte bir şey olmadığını görüyoruz. Berbat grafikler, rezalet oynanabilirlik, hata deryası ve bağlantı sorunlarıyla online oyunlar aslında hayatımızı çalıyor.
M.O.B.A. oyunlar şu sıralar popüler. Rengarenk kapakları, ultra über seksi karakterleri ve oynayanlara kazandırdığı paralar bizi büyülüyor. Bir dakika para mı? Yok öyle bir şey arkadaşlar! Bir kişiye yüklü miktarda verilir ve diğer geri kalanı o para kazanana özenip onun peşinden koşar. Yumurtaya hücum eden spermlerden farkları olmaz. Bu olayı da kenara koyduk. Geriye ne kaldı. Tabii ki de sahte başarılar!