Incel, çok çabaladığı halde ilişkisi olamayan erkekler için kullanılan bir tanımdır. İngilizce’deki involuntary celibate yani istemsiz bekar kelimelerinin birleşimden gelir.
Geniş bant internetin yaygınlaşmasıyla seslerini duyurmayı başaran inceller, ilişki yaşayamadıkları için kadınları suçlayarak kısa sürede dikkat çekmiş, hızla tanınarak internet alt kültüründe yerlerini almışlardır.
Biz ise bu kavramı daha yeni yeni (2015-2020) tanımaya başladık. O sebeple kültürümüzle pek uyuşmaz ve dilimizde tam karşılığı yoktur. Incel’e “Abazan.” desen, değildir. Bizim bildiğimiz abazan, partneri olsun-olmasın, libidosu mantığının önüne geçen tiptir. Halinden utanmaz, hatta sık sık dillendirip şakasını yapar. Fakat incel öyle değildir. Haline baktığımızda; evet, o da abazandır ama bir samuray kadar gururludur. Bu yüzden sıkıntısını belli etmekten imtina eder. Ayrıca bizim klasik abazanlar gibi daha önce sevgilisi de olmamıştır.
“Sap.” desen, o da değildir. Biz, uzun süre ilişki yaşamayan ya da bunu tercih eden herkese sap deriz. Ama incel öyle değildir, o istese de istemese de saptır.
Peki ya “Meriç”? Evet, incel de en az bir Meriç kıvamında kadın yalakası olabilir, ama onun kadar kurnaz değildir. Yetişkin bir Meriç ne yaptığını bilen sinsi bir avcıdır. Incel ise oldukça saf ve çocuksudur.
Özetle incel, eşi benzeri görülmemiş bir karakterdir. Kadın-erkek ilişkilerinde tam bir faciadır. Çünkü;
- hatalarını fark edemeyecek kadar narsist,
- kadınların beklentilerini göremeyecek kadar kör,
- tüm canlıları kendinden uzaklaştırabilecek kadar kokuşmuş,
- karşıdan görüldüğü zaman yol değiştirtecek kadar da tuhaftır.
Aynı zamanda çok kırılgandır. Şayet bu yazıyı okuyorsa, daha buraya kadar gelmeden, Ekşi’ye gidip döşenmeye başlamıştır. Neyse! Onlar gittiğine göre, kaldığımız yerden partiye devam edebiliriz.
Babasız Geçen Ergenliğin Sonuçları
Genetik piyangoda yaşanan talihsizliği saymazsak, incel’liğin en güçlü yakıtlarından biri de babasız geçen çocukluk dönemidir. Daha da kötüsü, evde bir baba olduğu halde babasız geçen çocukluk. Bir de bunun tam tersi vardır, kötü bir babanın varlığı. Hangisi daha kötü bilemiyorum. İyi bir babanın yokluğu mu? Kötü bir babanın varlığı mı?
Incel’ler, bu eksiklikleri yüzünden erkekliğe adım atma ritüellerini kaçırmışlardır. Ya da daha kötüsü; kötü bir baba yüzünden özgüvenleri parçalanmış, hiçbir işi kendileri yapamaz hale gelmişlerdir.
30’lu Yaşlarına gelseler de kendilerini yetişkin bir adam gibi hissedemezler. Pasif-agresif, çıkıntı, mızmız ve sorumsuzdurlar.
Peki annelerin hiç mi suçu yok? Benim kişisel gözlemlerime göre annenin yaptıkları baba kadar etkili değil. Zaten bu konuda annenin elinden gelen pek bir şey yok. Şöyle ki: