Memur Zihniyeti Nasıl Formatlanır? (5/5)
Nankörlüğün Algoritması
Geriye dönüp baktığında sana hakkını vermeyen insanların ortak özelliklerini daha net göreceksin. Çünkü yaşadığın olay döngüsü hep aynı. Sen hep alçak gönüllüsün. Verdiğin emeği hep küçümsersin. Zorlandığın bir işi bile büyütmezsin. Sanırsın ki senin bu mütevazı tavrını karşı taraf anlayıp seni ödüllendirecek. Hayır. Böyle bir dünya yok. İyi niyet her zaman en kötü niyette eşitlenir. Muhatabın “Heğ, bu zaten bu işi keyfine yapıyordu.” kafasına girer. Paranı vermeyi geçtim belki bir teşekkürü bile çok görür.
Sen yaptığın işi detaylı bir şekilde karşıya anlatmazsan onlar da senin emeğini elinden geldiğince minimize ederler. Çünkü psikolojik olarak sana borçlanmak istemezler. Sonuçta sen yaptığın işe değer vermiyorsun, karşı taraf niye versin ki.
- İster batan firman için her gün dağa çıkıp odun kes,
- ister iş öğrenmek için patronuna bedavaya sekreterlik yap,
- ister sevgilin mutlu olsun diye onu her yaz tatile götür.
Fark etmez. Bunlar zaten senin bedavaya sunduğun hizmetlerdi. Bırak emeğinin karşılığını almayı, üzerine laf bile yemen muhtemel.
“Bak Ayşe’nin sevgilisi onu Hollanda’ya götürmüş, sen anca beni Bodrum’a götür.”
Amaç seni kışkırtıp insanlara posta koydurtmak değil, kaybetme korkunu yenmek. Atar-gider tarzı şeyler zaten bize ters. Sonuçta yukarıda bahsettiğim gibi biriysen herhangi bir aksiyona girmene de gerek yok. Sadece yokluğun bile onlar için ceza olacaktır. Tek yapman gereken kaybetme korkunu yenmek.
Fırsat Görünümlü Tuzaklar
Patronun ve sevgilinin ortak özelliği; her ikisinin de kendilerini sana hayatının fırsatıymış gibi sunmalarıdır. Bu da onları kaybetme korkunu tetikler. Halbuki seni sömürmek isteyen birinin iş teklifini reddettiğinde hayatından herhangi bir şey eksilmez. Keza aynı durum nankör sevgilin için de geçerli.
Onlardan korunmak için bilmen gereken şeyler aslında çok az:
- Fırsatçılığı bırak. Fırsatlar ayağa gelmez. Önüne gelen teklifler büyük ihtimal fırsatçıları avlayan basit tuzaklardır. Seçim şansın olmasa bile bunu bilerek o teklifleri değerlendir. Böylece hayal kırıklığından korunursun.
- Kaybetmekten korkmamalısın. Korkuyla strateji aynı anda olmaz. Önce çevrenin aşıladığı korkuları yen. Bu da korktuğun alanda bilgilenerek olur. Böylece bilginle mantığını devreye sokup kaybetme korkunu büyük ölçüde kırarsın.
- Garantici kafadan çık. Hiçbir sabit gelir gençliğini feda etmene değmez. Alanında yükselmeye bak.
- Memur zihniyeti devletleri bile yavaşça batıran bir bug‘dır. Bu kafayla özel sektörde para kazanılmaz. Memur zihniyetinden arın.
- Alçak gönüllülük nesli tükenmekte olan ince ruhlu insanlara tesir eder. İş dünyasında alçak gönüllü olma. İşinin değeri neyse karşıya onu aktar.
- Sana ve yaptıklarına değer vermeyen insanların seninle iletişimi kesmesi bir kayıp değildir, aksine kazançtır.
Unutma, sahip olmak istediğin şeyi elinin tersiyle itmen o an ulaşabileceğin en yüksek seviyedir. Evet, onları reddettiğinizde belki arkanızdan koşmazlar ama elinden şekerini aldıkları o eski çocuk olmadığınızı taş kafalarına kazırlar.
Ve son olarak:
Her şeyin bir bedeli olduğu gibi sabit gelir ve tatil döngüsünün de bir bedeli vardır, hem de ağır bir bedel. Nitekim memurluk mutluluğa ulaştıran basit bir kısa yol değildir.
İskeletor da He-Man’i durdurabilmek için kısa yollara başvurmuş ve bedelini çok ağır ödemişti. O yüzden siz siz olun ucuz formüller ve kısa yollara güvenmeyin. Kendi yolunuzun taşlarını kendiniz döşeyin.