Yalnızlık Gerçekten Düşmanımız mı? (3/7)
Yalnızlık Çeken Erkeğin Asıl Sorunu Nedir?
Her ne kadar vizyonsuz adamı yerden yere vursam da yalnızlığı tadan her canlıya farklı gözle bakarım. Belki acıyarak onlara kredi vermem, ama bu onlara saygı duymadığım anlamına gelmez. Yalnızlığın kendine has deneyimleri olduğuna inanırım. Önemserim. O yüzden en çamur insanın bile yalnızlığına içten içe saygım vardır. Sonuçta vizyonsuz adamın yalnızlığı bir erkeğin yalnızlığıdır. Erkeğin yalnızlığı, bir bireyin yalnızlığı kadar olmasa da gerçek yalnızlığa çok yakındır.
Yalnızlık çeken erkek, erkekliğin ne olduğundan habersiz büyütülmüştür. Tabii ki hayat bunu önemsemez. Kim olduğuna bakmaksızın ona gerçek bir erkeğin omuzlaması gereken tüm yükleri verir. Bu ağırlıkların en büyüğü de yalnızlıktır. Küçümsemeyin, her erkeğin bir dönem yaşadığı gerçek yalnızlıktan bahsediyoruz. Henüz yirmilerindeki toy bir gencin bu yükü omuzlaması gerçekten imkansızdır. O yüzden kolayca arabeske bağlar. Kendini bitirir. Peki gerçek yalnızlıktan kastım ne?
- Yalandan bile olsa onun derdini soran biri olmaz.
- Çıkar amaçlı bile olsa çevresinde dolaşan karşı cins yoktur.
- Doğal olarak varlığı değersizdir. Ölümü bile.
(bkz: Erkeklerin Kolay Harcanabilir Olması) - Telefonunda onu bekleyen okunmamış mesajlar yoktur.
- İşlemediği yüz kızartıcı suçların utancını yaşar.
- Her girdiği ortamda potansiyel sapık olarak damgalanır. Çünkü genç bir erkek olma suçunu işlemiştir.
Değersizlik demişken şöyle de bir şey var: Fark ettiyseniz bir erkeğin karısından dayak yemesi, ayağının üzerinden araba geçmesi hatta kolunun kopması bile komedi malzemesidir. Korku filmlerindeki kanlı ve parçalanmalı sahneler onun bedeni üzerinden izleyicilere sunulur.
— Nöeee! Sen kadınlar da mı ölsün istiyorsun? Aşağılık yaratık!
— Tabii ki hayır, sevgili hassas ve duyarlı Melis. Tabii ki hayır…
Sonuç olarak; yaşadığımız toplumda erkeğin ne hissettiğinin bir önemi yok. O basit ve harcanabilir bir varlık. Bu gerçeklik sadece günümüzle (2019) sınırlı değil. Bu hep böyleydi.
Fabrika Ayarlarına Geri Dönmek
Peki bu duruma karşı ne yapmamız lazım? Yakınalım mı? Üzülelim mi? Hayır. Bunun çözümü istemeyerek de olsa geriye dönmemiz. Çünkü erkeğe dayatılan modern ve kırılgan öğretiler insanlığın vahşi doğasıyla uyumsuzdur. İstediğiniz kadar kibar olun, sizden daha erkeksi görünen kaba biri sevdiğinizi veya işinizi elinizden alabilir. Evet bu bir genelleme. Evet, “Tüm genellemeler yanlıştır. Ama şöyle de bir şey var:
“Genellemeler genelde doğrudur.”
Feminist sayfaların birinde “Bacaklarınızın arasında sallanan bir et parçası sizi erkek yapmaz.” gibi bir slogan görmüştüm. “Bu sefer %100 haklı bir söylemde bulunmuşlar.” demiştim. Evet, gerçekten de bacaklarının arasındaki et parçası seni bir erkek yapmaz. (Bir dakika bunu ben söyleyince sanki erkekleri fazla yüceltiyormuşum da kadınları aşağılıyormuşum gibi oldu. Birileri tetiklenecek şimdi.) Peki hal böyleyken ne yapacağız? Tabii ki işe ilk olarak erkek olmayı öğrenmekle başlayacağız.