Yalnızlık Gerçekten Düşmanımız mı? (6/7)
Her İnsan Eşit midir?
Size “Her insan eşittir.”, “Her insan özeldir.”, “Herkese eşit şekilde davranmamız gerekir.” derler. Bunlar tamamen palavradır. Bu tür içerikleri yayınlayanlar bile bu öğretilere inanmazlar. Dünya üzerinde hiçbir şey eşit olmadığı gibi insanlar da eşit değildir.
Not: Burada haktan, hukuktan bahsetmiyorum. Adalet karşısında tabii ki herkes eşittir. Değilse de eşit olmalıdır zaten.
Bizim türümüz yani insan, her ne kadar kusursuz bir tasarımmış gibi görünse de bir yanı diğerini tutmayan asimetrik, kusurlu ve eciş bücüş bir formdur. (Ben hariç.) Yüzünün iki tarafı bile birbirini tutmaz. Yanlışlıkla selfie kamerasına dokunduğunuzda bu durumu çok daha net görebilirsiniz.
Sonuç olarak aynı üretim bandında, aynı silikonla üretilen işlemciler bile birbirleriyle eşit değilken, insan gibi karmaşık bir yapıyı birbirine denk tutmak mantıksızdır.
- İnsanlar zeka seviyelerine göre farklılık gösterirler.
- Anatomik yapılarına göre farklı ırklara ve ailelere ayrılırlar.
- Bilgiyle etkileşimleri ve karar alma sistemlerine göre ayrı sınıflara ayrılırlar.
Ön yargılar tam da burada devreye girer. İstediğimiz insanı, istediğimiz kriterlere göre seçmemize olanak sağlar. Tıpkı bir arama motoru gibi. Sevmediğimiz tipleri kolaylıkla kenara ayırır, birlikte çalışmak istediğimiz kişileri kolaylıkla seçeriz.
Elbette ön yargının yanılttığı zamanlar da olacaktır. Burada dikkat ettiğimiz asıl kriter makro değerlerdir. Aradığınız o kişiyi bulmak için 100.000 kişiyle tek tek muhatap olmak mı, yoksa belli bir kategoriden seçilen 50 kişiyle görüşmek mi?
Rutubetten nem kapan duyarlı tipler için açıklama: Az önce söylediklerim yeteneksiz ve düşük zekalı insanlara düşman olduğum anlamına gelmiyor. Tabii ki de her her canlının belli ölçülerde denk haklara sahip olmasından yanayım. Tekrar bir hatırlatayım dedim.
(bkz: İnsanı Yoran Duyarlı Tipler)
Sizi Utandırmaya Çalışıyorlarsa Doğru Yoldasınız
Her insanın eşit olmadığını düşündüğünüz için psikopatlık, gaddarlık ve bencillikle suçlanacaksınız. Tabii ki faşistliği de unutmayalım. İstediğiniz kadar bilimsel veri elde edin, araştırmaları paylaşın sonuç hiç değişmez. Bu sefer de “O anlattığın burjuva bilimi. Önemli olan insanların duyguları.” derler. Birey olmanın ilk kuralı tüm bu dışlanışı göğüslemektir.
Hiç düşündünüz mü? Çevreye hoş görünmek için yıllarca bu çivili sandalyede oturdunuz. Peki size ne faydası oldu? Bu fedakarlıklarınız ödüllendirildi mi? Hayır. Mantıklı düşündüğünüzde paslı çivilerle bezeli bu sandalyeden kalkmanız gerektiğini bilirsiniz ama yapamazsınız. Çünkü dışlanırsınız. Canınız yanar. “Gereksiz hoşgörü” sandalyesinden kalkmak o kadar da kolay değildir. Derinizde birikmiş iltihaplı yaralar çok canınızı yakacaktır. Ama her şeye rağmen bunu yapmak zorundasınız. Dışlanmak da bir yere kadar. Bırakın dışlasınlar! Onların işi o. Kendinden olmayanı dışlamak, tıpkı vahşi hayvanlar gibi…